Kütük Devrimi
Kütük Devrimi (Sırp-Hırvatça: Балван револуција / Balvan revolucija) 17 Ağustos 1990 tarihinde Hırvatistan Cumhuriyeti'nde etnik Sırpların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde başlayan bir ayaklanmadır.[2] Olaylar Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı'na dönüşmeden önce, küçük çatışmalar ve sabotajlarla birlikte gerilim dolu bir yıl geçti. Arka planıNisan ve Mayıs 1990'daki ilk serbest seçimlere giden süreçte, Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti'nde yaşayan Hırvatlar ve Sırplar arasındaki etnik ilişkiler siyasi bir tartışma konusu haline geldi. 8 Temmuz 1989 tarihinde Knin şehrinde büyük bir Sırp milliyetçisi miting düzenlendi; bu miting sırasında JNA'nın Hırvatistan'a müdahalesini tehdit eden pankartlar ve Çetnik ikonografisi sergilenerek Hırvat halkı hayrete düşürüldü.[3] Berak köyündeki yerel Sırplar, seçimleri sekteye uğratmak için barikatlar kurdu. [4] Hırvatistan'da hükûmetin eski yetkililerden yeni yetkililere geçişi sırasında Yugoslav Halk Ordusu (JNA), Pleso Havalimanı'na bir paraşütçü alayının sevk edildiği bir "düzenli askeri tatbikat" düzenledi. Tatbikat, üstü kapalı bir tehdit olarak algılandı. [4] 14 Mayıs 1990 tarihinde Hırvatistan'ın Bölgesel Savunması'nın (TO) silahları, Yugoslav Halk Ordusu tarafından alındı.[4] Böylece, Hırvatistan'ın Slovenya'da olduğu gibi kendi silahlarına sahip olması ihtimali engellendi. [4] Dönemin Yugoslavya cumhurbaşkanı Borisav Jović'e göre bu eylem Sırbistan Cumhuriyeti'nin buyruğuyla yapıldı.[5] Bu eylem, Hırvatistan'ı Belgrad'ın baskısına karşı son derece savunmasız hale getirdi ve Belgrad yönetimi, kamuoyunda Hırvatistan'ın sınırlarına yönelik daha fazla meydan okumaya başladı.[6] Bir protesto eylemi olarak Hırvatistan Sırpları'nın militan kesimi, çoğunluk oluşturdukları bazı bölgelerde yeni Hırvat hükûmetine itaati reddetmeye başladı ve 1990 yılının başlarından itibaren davalarını desteklemek ve yeni hükûmete karşı protesto yapmak amacıyla birkaç toplantı ve kamusal miting düzenledi.[2] Bu protestolar Sırp milliyetçiliğini, merkezi Yugoslavya'yı ve Milošević'i destekliyordu. Haziran ve Temmuz 1990'da Hırvatistan'daki Sırp vekiller, yeni hükûmetin önerdiği anayasa değişikliklerini açıkça reddettiler. Bu değişiklikler, cumhuriyetin adını ve yeni devlet sembollerini içeriyordu. [4] Sırp nüfusu, bunları II. Dünya Savaşı sırasındaki Nazi müttefiki Bağımsız Hırvatistan Devleti'nin sembolleriyle ilişkilendirdi. Lakin Hırvat dama tahtası, zaten Yugoslavya'daki Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti'nin ambleminde resmî olarak yer alan tarihi bir semboldü.[7] 1990 yazında dağılma süreci devam ederken Hırvatistan hükûmeti, kamusal kurumlardaki yazışmalardan Sırp Kiril alfabesinin kaldırılması gibi açıkça milliyetçi ve Sırp karşıtı olarak görülen politikalar uygulamaktaydı.[8][9] 1980'lerin sonlarında Sırbistan'da, Kiril alfabesinin tamamen Latin alfabesiyle değiştirilme tehlikesi hakkında bir dizi makale yayınlandı. Bu, Sırpların millî bir sembol olarak kabul ettikleri şeyleri tehlikeye sokuyordu.[10] Gerginlikler arttıkça ve savaş daha da yaklaşırken kamu kurumlarındaki Sırplar, yeni Hırvat hükûmetine "sadakat belgeleri" imzalamak zorunda kaldılar. Bunu yapmayı reddetmeleri, derhal görevden alınmalarıyla sonuçlanırdı. Bu politika, özellikle İçişleri Bakanlığı'nda görülebiliyordu; burada görev yapan bazı Sırplar, Martić'in Polisi olarak da bilinen Krajina Milislerini destekledikleri için tutuklandılar. Büyük Sırbistan fikirlerini destekleyen Jovan Rašković gibi Sırp aydınlarına da baskı uygulandı.[9][11] AblukalarMilan Babić ve Milan Martić liderliğindeki yerel Sırplar, Ağustos 1990'da Kninska Krajina Sırp Özerk Bölgesi'ni ilan ettiler ve Dalmaçya'yı Hırvatistan'ın geri kalanına bağlayan yolları kapatmaya başladılar. Abluka, çoğunlukla yakındaki ormanlardan kesilen kütüklerden yapılmıştı, bu yüzden etkinliğe "Kütük Devrimi" adı verildi. Organizatörler, Martić'in sağladığı yasa dışı silahlarla silahlandırıldı.[2] Planlı bir eylem olduğu, yaz tatili dönemine denk geldiği ve popüler turizm bölgesi Dalmaçya ile kara bağlarını kestiği için Hırvat turizmine büyük ekonomik zarar verildi. Ayaklanma, Sırplarca "Hırvat hükümeti tarafından terörize edildikleri" ve "daha fazla kültürel, dil ve eğitim hakları için mücadele ettikleri" sözleriyle açıklandı. Sırp gazetesi Večernje Novosti, "2.000.000 Sırp'ın savaşmak için Hırvatistan'a gitmeye hazır olduğunu" yazdı. Batılı diplomatlar, Sırp medyasının ''tutkuları alevlendirdiği'' yorumunu yaparken Hırvat hükûmeti şöyle dedi: "Hırvatistan'da kafa karışıklığı yaratacak senaryoyu biliyorduk."[12] Kütük Devrimi sırasında yaşanan küçük çatışmalar görünüşe göre bir polis kaybına neden olmuştu. 22/23 Kasım 1990 gecesi, Obrovac yakınındaki bir tepede bir Hırvat polis arabası ateşe verildi ve polislerden biri olan 27 yaşındaki Goran Alavanja'ya ateş açıldı. Polis, yedi kurşun yarası nedeniyle öldü. Olayda, silahlı bir isyancı Sırp tarafından vurulduğu bildirilen Sırp etnik kökene sahip üç polis memuru yer aldı ancak cinayet asla resmi olarak çözümlenmedi.[13][14] İkinci dereceden kanıtlar, cinayeti Simo Dubajić liderliğindeki bir grubun işlediğine işaret etmektedir.[15] Daha önce Petrinja yakınlarında meydana gelen başka bir olayda başka bir Hırvat polis memuru Josip Božićević, 28 Eylül 1990 gecesi ateşli silahla vuruldu[14][16] ve İçişleri Bakanlığı'nın sızdırılan bir notu bunu bir ölüm olarak sınıflandırdı.[14] 21 Aralık 1990 tarihinde Knin, Benkovac, Vojnić, Obrovac, Gračac, Dvor ve Kostajnica belediyeleri, "Krajina Sırp Özerk Bölgesi Tüzüğü"nü kabul etti.[17] Ağustos 1990 ile Nisan 1991 arasında isyancı Sırplar ve Hırvat polisinin dahil olduğu iki yüzden fazla[18] silahlı olay bildirildi.[17] SonrasındaSırp Ulusal Konseyi, 16 Mart 1991 tarihinde Krajina'nın Hırvatistan'dan bağımsız olduğunu ilan etti. 12 Mayıs 1991 tarihinde yapılan referandumda, oyların %99'undan fazlası Sırbistan'la birleşmeyi destekledi.[19][20][21] Daha sonra Krajina meclisi "Krajina Sırp Özerk Bölgesi topraklarının Sırbistan Cumhuriyeti'nin birleşik topraklarının kurucu bir parçası olduğunu" ilan etti.[19] Hırvatistan Bağımsızlık Savaşı'nın açık çatışmaları Nisan 1991'de başladı. 2006 yılında, savcılık ile yaptığı anlaşmanın bir parçası olarak Milan Babić, ICTY davasında Martić aleyhine ifade verdi ve Martić'in onu "Kütük Devrimi'ne katılmayı kabul etmeye kandırdığını" söyledi. Ayrıca Hırvatistan'daki savaşın tamamen Belgrad tarafından yönetildiğini ve Martić'in sorumluluğunda olduğunu ifade etti.[22] Her ikisi de Krajina'da yaşayan Hırvatlara ve diğer Sırp olmayan gruplara etnik temizlik suçundan mahkûm edildi.[23] Ayrıca bakınızKaynakça
Information related to Kütük Devrimi |