Pontus Cumhuriyeti
Pontus Cumhuriyeti (Yunanca: Δημοκρατία του Πόντου, Dimokratiya Tu Pontu), Karadeniz'in güney sahilinde kurulması önerilmiş bir Pontus Rum devletiydi. Ülke topraklarının Kuzey-doğu Anadolu'da yer alan tarihi Pontus Bölgesi ve günümüz Türkiye'sinin Karadeniz Bölgesi'nin bir kısmını da kapsaması düşünülmüştür. Bu önerilen ülke, 1919 Paris Barış Konferansı'nda tartışılmış fakat Eleftherios Venizelos yönetimindeki Yunan hükûmeti, böyle bir devletin güvence altında olamayacağından çekinmiştir. Böylece, daha geniş çapta önerilmiş bir ülke olan Wilson Ermenistanı'na dahil edilmiştir. En nihayetinde, iki ülke de var olamamıştır. Pontus Rum nüfusu katliama uğrayarak 1922'den sonra Türkiye'den sürgün edilmiş ve Sovyetler Birliği ya da Yunanistan'ın Makedonya bölgesine yerleştirilmiştir. Bu olaylar zinciri daha sonra 1923 yılında Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleşmiş olan nüfus mübadelesinin bir parçası olarak tanınacaktır. Günümüzde Yunan politik çevreleri, mübadeleyi Rum Kırımı'ndan ayrıştırılamaz olarak görmektedir. TarihçeM.Ö. 800'lerde Pontus sahilinde Grek kolonileri kurulmuştur ve Büyük İskender'in fetihleri döneminde bölge yerlileri halihazırda büyük oranda Helenleşmiştirler. M.S. 4. yüzyıldan itibaren Grekçe, bölgede konuşulan tek dil haline geldi ve ilk olarak Doğu Roma İmparatorluğu'nda ve bu imparatorluğun ardılı olan Trabzon İmparatorluğu'nda yaklaşık bin yıl boyunca öyle kaldı. 1461 yılında Osmanlı İmparatorluğu, Pontus'u fethetmiştir fakat burada ücra dağlık bölgelerdeki halk yüzyıllarca daha büyük oranda Grekçe konuşmuştur. 1830'ların başında, modern Yunan devleti bağımsızlığını kazanmıştı fakat bugünkü topraklarından daha azını kontrol etmekteydi. Megali Idea ile birlikte Grek kökenli halkların yaşadıkları bölgelerde hak iddia etmiştirler. Pontus Rumları, Yunan Devleti'nden çok uzaktaydılar ve onunla bağlantıları çok azdı, bu nedenle Yunan Devleti ile birleşmek asla ciddi biçimde değerlendirilmedi.[1] O sıralarda birçok Pontus Rumu daha yakınlarda olan Rusya ve Gürcistan gibi Ortodoks devletlere göç ettiler. 1904'te Merzifon'da asli amacı bağımsız bir Pontus cumhuriyeti kurmak olan Pontus Cemiyeti kurulmuştur.[2] Hareket, 1910 ve 1920'li yıllarda kayda değer destek kazanmıştır. Daha sonra Atina Başpsikoposu olacak olan Trabzon Metropoliti Hrisantos Filipides, bağımsız bir Pontus Cumhuriyeti için mücadele eden liderlerden biri olmuştur.[3] Pontus Rumları'nın uluslararası toplulukları Pontus Cemiyeti sayesinde bir araya gelmiş, bağımsız Pontus Rum devleti için, Rusya ve Birleşik Devletler başta olmak üzere etkin biçimde lobicilik faaliyetlerine başlamışlardır.[4] Bu dönemde, Leonidas Yasonidis Pontus Cumhuriyeti'nin kurulması hareketinin önderi olmuştur.[4] 1916 yılında, 1. Dünya Savaşı sırasında, Trabzon'un Rusya İmparatorluğu kuvvetlerinin eline geçmesi, bağımsız bir Pontus devleti fikrini alevlendirmiştir. Rus Devrimi ardından, Rusya kuvvetleri, Rusya İç Savaşı'na (1917-1923) katılmak üzere bölgeden çekilmişlerdir. 20. yy'ın başında, Ermeniler, Süryaniler ve diğer Osmanlı Rumları'na yapıldığı gibi, Trabzon vilayetindeki Rumlar da önce Jön Türkler daha sonra da Kemalist kuvvetler tarafından soykırıma maruz kalmıştır. Bu iki ayrı dönemdeki ortak neden Türklerin, Ermeni, Süryani ve Rum halka karşı toprak kaybı korkusu ve bu toprakları Türkleştirme çabalarıdır. Türkiye'nin dağlık arazilerinde gerçekleştirilen ölüm yürüyüşleri, Anadolu'da adı çıkmış "Amele Taburları"ndaki zorla çalıştırmalar ve Topal Osman çetelerinin katliamları sonucunda 1914 ile 1922 arasında yaklaşık 350 bin Pontus Rumu hayatını kaybetmiştir.[5][6][7][8] Yerel yöneticilerin bu çetelere silah desteği vermemesi ve yerli Türklerin bu çeteleri şehirden çıkarmaya çalışmaları sonucunda Şehirdeki Rum nüfusu direkt olarak hedef olmamıştır. Yerli Müslüman ahali, Hristiyan ahalide yapılan tutuklamaları protesto etmiştir.[9] Ölüm yürüyüşlerinden kaçabilen Pontus Rumları eşleri ve çocuklarıyla dağlara kaçmıştır ve 1923 yılındaki Nüfus Mübadelesi'ne kadar, Rum ile Ermeni nüfusu koruyan nefsi müdafaa birlikleri olşuturmuşturlar. Bu nefsi müdafaa birliklerinin yaklaşık 60 bin Pontus Rumu ve Ermenisinin hayatını kurtardığına inanılmaktadır.[10][11] 8 Ocak 1918'de, ABD Başkanı Woodrow Wilson, savaş sonrası düzene yönelik Wilson İlkeleri'ni açıkladı. 12. maddesi, "Türk yönetimindeki öbür uluslara da her türlü kuşkudan uzak yaşam güvenliğiyle özerk gelişmeleri için tam bir özgürlük sağlanmalıdır." biçimindeydi. Bu bildiri, Pontus bölgesi de dahil olmak üzere Anadolu genelindeki Türk olmayan nüfusların örgütlenmesi için önemli bir faaliyete yol açtı.[3] Wilson, Paris Barış Konferansı[12] sırasında Osmanlı İmparatorluğu'ndan bağımsızlığı için oy kullanarak Pontus Cumhuriyeti'nin kurulmasını aktif olarak destekledi. 1918-1919'da, Yunanistan Başbakanı Elefteryos Venizelos, I. Dünya Savaşı öncesi ve sırasındaki çatışma döneminde Rusya'ya göçen Pontus Rumlarının geri dönmesi için mali ödeme sürecini başlattı.[4] Müttefik Devletler ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki I. Dünya Savaşı'ndaki düşmanlık durumunu sona erdiren Mondros Ateşkes Antlaşması'nın ardından İngiliz birlikleri Samsun'a çıktı ve bölgenin büyük bir bölümünü işgal etti.[2] Aynı sıralarda, 1919 Paris Barış Konferansı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak meselelerini karara bağlamak üzere müzakerelerin başlamasıyla birlikte, Hrisantos 29 Nisan 1919'da bağımsız bir Pontus çabası için bu müzakerelere katıldı. Orada, Pontus Cumhuriyeti'nin kurulması adına 18 sayfalık bir destek muhtırası sundu.[3] Önerilen Pontus Cumhuriyeti, Trabzon, Samsun, Sinop ve Amasya ilçelerini kapsayacak ve modern Türkiye'nin kuzeydoğu Karadeniz bölgesinin çoğunu kapsayacaktı. Konferansta Venizelos, bağımsız bir Pontus Cumhuriyeti'nin Yunanistan'dan askeri yardım almak için çok uzak ve herhangi bir Türk saldırısına karşı kendini savunmak için çok zayıf olacağına inanıyordu. Bu nedenle bir Pontus Cumhuriyeti kurulmasına karşı çıktı ve bu tartışma büyük ölçüde sona erdi.[13] Daha sonra Venizelos, Trabzon vilayetinin yeni kurulan Ermeni devletinin bir parçası olmasını önerdi, ancak bu fikir İtilaf Devletleri arasında ilgi görmedi ve Türk-Ermeni Savaşı, Türk Kurtuluş Savaşı ve Bolşeviklerin Ermenistan'ı ele geçirmesi sonucu bölgedeki şiddet tartışmayı kısa sürede sona erdirdi.[13] Mayıs 1919'da, Yunan Kızıl Haçının başkanı, Pontus bölgesindeki nüfus için güvenliğin çok tehlikeli olduğunu ve yardımın gerektiğini belirten bir rapor yazdı.[4] 1921'de Pontus'ta Ortodoks Hristiyan erkeklerin büyük bir kısmı sürgün edildi ve Erzurum'daki çalışma taburlarına gönderildi. Bu dönemde, Mustafa Kemal (daha sonra Atatürk) taraftarı Türk milliyetçileri tarafından kontrol edilen Amasya'daki "İstiklal Mahkemesi", birkaç önemli şahsiyeti idama mahkûm etti. Bunların arasında Osmanlı parlamentosunun eski üyesi Matiyos Kofidis de vardı. Bu kişiler, Pontus'un bağımsızlık hareketini desteklemekle suçlandılar.[14] Demografi1914 tarihli bir Osmanlı istatistik raporunda Rum nüfusunun (Müslüman Rumlar hariç) 350.000'i geçmediği, nüfusun yaklaşık %17'sini oluşturduğu belirtiliyordu; ancak Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Rum nüfusu hakkında kesin istatistikler bulunmuyordu ve Osmanlı yetkilileri tarafından derlenen rakamlar, özellikle askerlik hizmetinden kaçınmak ve vergilerini en aza indirmek için Müslüman yetkililere kayıt yaptırmaktan kaçınan Osmanlı Rumları için güvenilir kabul edilmiyordu.[15][16] Konstantinopolis Ekümenik Patrikhanesi'nin istatistiklerine göre, I. Dünya Savaşı öncesinde Pontus'taki Rum nüfusu 650.000 idi.[7] Benzer şekilde, o dönemdeki Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın resmi bir raporunda, Rum nüfusunun Birinci Dünya Savaşı öncesinde 700.000 olduğu yazıyordu; bu sayı, 1912'de Kâmil Paşa'nın Osmanlı hükûmeti tarafından resmen tanındı; o zaman Patrikhane ile bir anlaşmaya varıldıktan sonra, Pontus Rumları için parlamento sandalyesi sayısı 7 olarak belirlendi (veya her 100.000 kişiye 1 Yunan milletvekili).[7][8] Sergei Rudolfovich Mintslov, 1916'da bir araştırma yayınlayarak Platana ve Trabzon bölgelerinin %32,4'ünün Rum olduğunu belirtti.[17] Şubat 1919'da imzalanan ve Paris Barış Konferansı'na sunulan bir muhtırada, Pontus'un kendi kaderini tayin etmesi çağrısında bulunan yerel bir Yunan heyeti, Pontus'un soykırım öncesi Rum nüfusunun, birkaç yıl önce Türk zulmünden kaçan 350.000 ek sayılmaksızın 700.000 olduğunu belirtti; Pontus'ta ayrıca Türkler, Çerkezler, Ermeniler, Tatarlar ve Türkmenler gibi azınlıklar da vardı.[18] SonrasıPontus Rum toplumunun büyük bir kısmı, Yunan ve Türk nüfus mübadelesinin bir parçası olarak, 1923'teki Lozan Antlaşması sırasında ve sonrasında göçe zorlanmıştır. Kayıtlar, 182.169 Pontus Rumunun nüfus mübadelesinin bir parçası olarak yerinden edildiğini gösteriyor.[13] Pontus Rumlarının çoğu, daha önceki Pontus göçlerinin yeri olan ve dolayısıyla aile bağları bulunan Sovyetler Birliği'ne gitti. Geri kalanların çoğu, kendilerine tam vatandaşlık hakları verilen Yunanistan'a (çoğunlukla Yunan Makedonya'sına) göç etti. Günümüzde Rusya'dan göç eden Pontus Rumları da benzer ayrıcalıklara sahip olmaktadır. Yunanistan'da Pontus göçmenlerine Póndii deniyordu. Ayrıca bakınızKaynakça
|