Bir Sürgün
Bir Sürgün, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun 1937'de yayımlanan ve otobiyografik özellikler taşıyan romanı.[1] 1937 yılından yayımlanan Bir Sürgün romanı, II. Abdülhamit dönemindeki aydınların Batı taklitçiliğinin trajik sonuçlarını Doktor Hikmet karakteri üzerinden ele alır. Eser, "Paris'e ve Parisliye bir hicviye" olarak tanımlanmış olup, dönemin sosyal ve kültürel yozlaşmasını derinlemesine işler. Yirmi dokuz bölümden oluşan Bir Sürgün romanının beşinci bölümünden itibaren Doktor Hikmet'in Paris'teki yaşamı konu edilir. İstanbul'dan İzmir'e sürgün edilen Doktor Hikmet, kendi kimliğinden uzaklaşarak Fransız kültürüne ait hissetmekte ve bu aidiyet arayışı romanın ana temalarından birini oluşturmaktadır. Doktor Hikmet Bey'in en büyük tutkusu Fransa, Fransızca ve Fransız Kültürüdür. 1904 yılında İzmir'den Paris'e kaçtığında , edebi eserler aracılığıyla idealize ettiği Paris'in, hayallerindeki Paris'ten çok farklı olduğunu fark eder. Bu karşılaşma, onun iç dünyasında derin bir hayal kırıklığı yaratır. Doktor Hikmet, Paris'in hayallerindeki gibi bir yer olmadığını anlayarak, orada yoksulluk ve yalnızlık içinde hayatını kaybeder. Romanda kurtuluş umudu olarak idealize edilen Paris, Doktor Hikmet'in maddi ve manevi çöküşüne sahne olur ve onun trajik sonunu hazırlar. Fransızca düşünülüp Türkçe olarak kaleme alınmış bir eserdir. [2] Yazarın yedinci romanı olan eser, Ulus Gazetesi’nde tefrika edilmiş [3] ve aynı yıl kitap olarak yayınlanmıştır. Bu romanın yazar tarafından 1927’de yayımlanan “Hüküm Gecesi” romanına temel oluşturmak üzere yazıldığı düşünülür.[1] Romanın kahramanı Dr. Hikmet, Abdülhamit devri aydınlarını ve onların zihniyetlerini temsil eden bir karakterdir.[4] 29 bölümden oluşan eserde İzmir’de yaşadığı sürgün hayatından usanıp Paris’e kaçan Doktor Hikmet’in bu şehirdeki huzursuz yaşamı anlatılmaktadır. KonusuDoktor Hikmet, İstanbul’da yaşayan varlıklı bir ailenin çocuğudur. Babası, Sultan Murat taraftarı olduğu için yıllardır göz hapsinde tutulmaktadır; kendisi de tıp eğitimini tamamladıktan sonra İzmir’e sürgün edilmiştir. İzmir’de Gureba Hastanesi’nde görev yapan Doktor Hikmet, özgür bir yaşam için Paris’e gitmeyi arzular. 1904’te, İzmir’den kalkan bir vapura ani bir kararla kaçak yolcu olarak binip Paris’e giden Doktor Hikmet, orada kaldığı yıl, kitaplardan ve dergilerden tanıyıp hayranlık duyduğu Fransız kültürünü gerçek yüzüyle yaşamaya çalışır; bu arada şehirdeki bazı Jön Türkler’le tanışır. Paris günlerinde ekonomik sıkıntılar, vefasız aşklar, hastalıklar ve yalnızlık çeker. Paris’te geçirdiği yaklaşık bir yıllık sürenin sonunda verem hastalığına yakalanıp hayatını kaybeden Dr. Hikmet’in cesedi, “toprak parası bulunup verilemediğinden Paris’in umumî kuburlarından birine” gömülecektir.[4] Kaynakça
Information related to Bir Sürgün |